Referandumda Neden Hayır Denmeli?
#81
Gönderim zamanı 19.08.2010 - 16:08
#82
Gönderim zamanı 19.08.2010 - 21:23
.. belkıde nereden bıleyım dogru olabılır
***
Sevgılı waranko unutulmamalıdır kı Demokrasıyle ılgılı alıntıları taaa M.Kemal'ın sıyasetten cekıldıgı gune kadar bız avrupadan yapmadık mı?
O avrupa'nın meclısı yargıya karısabılıyorlar..oranları cok daha yuksek %40-60 arası. Amerıka'da oldugu gıbı meclıse baglı.
***
Ama bu demokratık bır adım oldugu anlamına gelebılır mı
Demokrası dıbe vurmadan ogrenecegımız bırsey degıl kı.. ozunde demokratık bır yasa olabılır..gercektende oyle. Fakat konu turkıye ıspanya degıl fransa degıl..
Demokrasıyle bır guc tayın edecek ve o guc tarafından yonetılecegız. o gucu ılerıde yargılamak ıse demokratık hak olmaktan cıkacak.
Saygılarımla
"En iyi kuram 'Zamana bağlı olarak yanlışlanabilir" Karl Popper
"Düşünce özgürlüğü lehindeki temel sav, bütün inançlarımızın kuşku götürür olmasıdır Bertrand Russel
"Soyut ve Somut kavramlar hiçbirşekilde İlişkilendirilemez ve Örneklendirilemezler" Mw
#83
Gönderim zamanı 20.08.2010 - 16:11
Güzel bir noktaya temas etmişsin.
Atatürk; Emperyalislere ve emperyalizme haddinibildirmiş tek MÜSLÜMAN liderdir.
Buna rağmen;
Sevgılı waranko unutulmamalıdır kı Demokrasıyle ılgılı alıntıları taaa M.Kemal'ın sıyasetten cekıldıgı gune kadar bız avrupadan yapmadık mı?
Bu dediklerinizden dolayı DİNCİ/LİBERAL kesim Atatürkü Türkiyeyi Batıya teslim etmekle suçlamaktadır.
Yıllarca Ağızlarında sakız gibi çiğnemişlerdir.
Niçin diye sorarsan;
Türk Milletine; Muasır Medeniyetlerin Üzerinde bir yeri hedef gösterdiği için.
Diğer söylediklerinize de ek olarak şunu söylüyebilirim.
HER İKİ 12 EYLÜLE DE HAYIR
Siyasi RANT peşinde koşan AKP'nin Ayak oyunlarıyla Hazırladığı Paketine HAYIR diyoruz.
Geçek Anlamda Bütün Sivil toplım Örgütlerinin katılımıyla Oluşacak Türk Milletine Yakışır Anayasayı en Kısa zamanda yapmak inşallay kısmet olur.
Gerçekten Halkın Bağrından çıkacak Anayasa için Bütün herkezin kurum ve kuruluşların Siyasi Partilerin El ve gönül birliği içinde geniş kapsamlı tartışarak bunu yapması gerekiyor. Her fikir yeni fikirlerin doğmasına ucu sivri aşılmaz gibi gözüken fikirlerin törpülenip ortak fikirlere doğru mutabakatı sağlar.
------
12 Eylül 2010 günü referandum yani halk oylaması için sandık başına gideceğiz. İktidar partisi AKP tarafından hazırlanarak, yine TBMM’nde çoğunluğu oluşturan AKP’li milletvekilleri tarafından kabul edilmiş olan Anayasa değişiklikleri bizim hangi sorunumuzu çözüyor? Bugün en önemli sorunumuz, iş ve aş sorunudur.12 Eylül günü sandık başına bu sorunlara çare bulmak için mi gideceğiz.? Bu sorunun yanıtı “hayır” dır. Anayasa değişiklikleri bizim değil, iktidarda olanların çıkarları için yapılmıştır. Aksi olsaydı iktidarda bulunanlar bizim de görüşlerimizi ve istemlerimizi alırlar ve ona göre hareket ederlerdi. Çünkü anayasalar toplumun tüm kesimlerinin uzlaşma metinleridir.
DEMOKRATİK ANAYASALAR TÜM YURTTAŞLARIN GÖRÜŞLERİ ALINARAK YAPILIR
Anayasalar, işçisi - köylüsü, memuru-serbest çalışanı, genci-yaşlısı ile tüm yurttaşların ortak yaşama koşullarını düzenleyen metinlerdir. Bu nedenle, demokratik bir anayasa, tüm yurttaşların ve kurumların görüş ve önerileri dikkate alınarak hazırlanmak zorundadır. Bugün oyumuza sunulan bu değişiklikler konusunda yurttaşlar olarak bizim görüşümüz alınmamıştır. Hatta değişikliklerin ne olduğu hakkında dahi geniş kesimlerin bilgisi yoktur.
Oysa bilgi verme ve aydınlatma, iktidarda olanların görevi, yurttaşların ise görevidir. Oy kullanma hakkı da bilgilenme hakkı ile anlam kazanır. Bilgimiz olmayan bir konuda, birilerinin işareti ile karar vermek, sürü sayılmayı kabul etmektir.Bugün, Anayasa’da yapılan değişiklikler, tüm hukuk kurumlarını ve yargıçları ayağa kaldırmış görünüyor. Onların itirazına kulak vermemiz gerekir. Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun ve Anayasa Mahkemesi’nin yapısı değişiyor. Bu değişiklik, bağımsızlığı değil bağımlılığı artırıyor. Bu ne demektir?
YARGI BAĞIMSIZ DEĞİLSE, HAKSIZLIK ÇOĞALIR
Yönetenlerle, yönetilenler, adil ve eşit bir yaşam için kabul ettikleri anayasaya uymak zorundadırlar. Bu kurallara uymayanları yargılayacak olan yasalar, anayasa esas alınarak hazırlanır. Anayasaları temel alan yasaları uygulayanlar, mahkemeler kanalı ile yargıçlardır. Yönetenlerin ve yönetilenlerin hukuka aykırı davranışlarını onlar yargılar. Yargı, demokrasinin ve adil bir düzenin en önemli dayanağıdır. Yargı, yönetenlerden bağımsız değilse orada yurttaşların hakkının korunması olanaksız hale gelir. Haksızlık alır, yürür. Böyle bir ortamda haksızlık yapan, sömüren ve arkası kuvvetli olan palazlanır. Halk ise daha da yoksul düşer ve ayak altında kalır.
ADALET TERAZİSİ GÜÇLÜNÜN ELİNE VERİLİYOR
Yukarıda da söylediğimiz gibi, bugünün acil sorunu ekonomiktir. İşsizlik iki evden birinin kapısını çalmış durumdadır. Hepimiz önümüzdeki ekmeğin biraz daha büyümesini, çocuklarımızın karnının doymasını, okumasını, daha da sağlıklı olmasını istiyoruz. Yönetenlerden de istediğimiz budur. Anayasalarda bir değişiklik yapılacaksa öncelik, sosyal devlet yapısının güçlendirilmesidir. Bizi işsizliğe mahkum eden dışa bağımlılığın ve özelleştirmelerin son bulmasıdır.
Halkın parasız sağlığa ve eğitim olanaklarına kavuşturulmasıdır. Ama önümüze gelen yasa değişikliğinin temel amacı, adaleti sağlamakla görevli olan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun ve Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştirmek olmuştur. Üstelik bu değişiklik, yargıçları vicdanları ve gerçekle yüzleştirmek yerine, siyasi iradenin, yani yönetenlerin emrine vermek için yapılmaktadır. Yargıçların üstünde Adalet Bakanı ve Müsteşar yer almaya devam etmektedir.
Bu kurullara yapılan atamalarda, çoğunlukla iktidar söz sahibidir. Bu değişiklikle, adalet terazisi, güçlünün eline teslim edilmektedir. Oysa biz, bu teraziyi halkın eline vermek istiyoruz.Referandum paketine sıkıştırılmış diğer değişiklikler de halk yararına değildir. Örneğin, memurların toplu sözleşme hakları, kendi iradelerine değil, yargı denetimi dahi yapılamayacak olan uzlaşma kurullarına devredilmiştir.Grev hakları yoktur.Özellikle sağlık alnında çocuklarının yaşamlarını tehdit eden düzenlemelerin önü açılmaktadır.
12 EYLÜLLER’E HAYIR!
Bugün, referandumla önümüze konulan sandıkta, 12 Eylül Anayasası’nın değiştirileceği iddia edilmiştir. Bu iddia gerçek değildir. 12 Eylül’ ü yaratanlara hesap sorulmadan, 12 Eylülün bir ürünü olan dokunulmazlıklar ortadan kaldırılmadan 12 Eylül’le hesaplaşılamaz.
Şimdi İktidar, kendi 12 Eylülü’nü yaratmak istiyor.12 Eylül mantığının ünüformalı ya da sivil olması bir fark yaratmayacaktır. Doğru ve adil bir anayasa, halkın ortak iradesinin ürünü olan Anayasa’dır.Biz halkız. Bize sormayan, bize anlatmayan, bize değer vermeyenlere verilecek evet oyumuz yoktur.
Atatürkçü Düşünce Derneği
Eğitim - İş Sendikası
Altı Nokta Körler federasyonu
Alevi Kadınlar Birliği
Atatürk Çizgisi Platformu
Ankara Kız Lisesi Mezunları Derneği
Cumhuriyet Kadınları Derneği
Cumhuriyet Okurları
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
Çayyolu Platformu
Dil Derneği
Engelliler Konfederasyonu
G. Ü. Öğretim Üyeleri Derneği
Hacıbektaş Eğitim ve Kültür Derneği
Kadınlar Birliği ve Dayanışma Derneği
NÜSHED
Tüketici Hakları Derneği
Tüm Öğretim Üyeleri Derneği
Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası
Ulusal Eğitim Derneği
Yerel Yönetimler Derneği
Yerel - İş
14 nisan Çağdaş Mühendisler Odası
Bu mesaj waranko tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 20.08.2010 - 18:05
#84
Gönderim zamanı 30.08.2010 - 15:41
Dr. Sivilay Genç
Hayırtan Gerekçeler
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Malatyalılara yaptığı konuşmada Bu anayasa değişikliği kayısı üreticisinin sorununu çözüyor mu? O zaman hayıııır! dedi. Facebookun popüler grubu Hayırda Hayır vardır üyeleri Kılıçdaroğlunun izinden giderek referandumda Hayır demeyi düşünenlerin işini kolaylaştıracak çok sayıda mazeret ürettiler. Hayırcı okurlarıma yardımcı olacağına emin olduğum birbirinden geçerli mazeretlere buyurun. Daha fazlası bu sitede: http://www.hayirdahayirvardir.com/
Bu anayasa paketi değişikliğinden sonra Zeki Müren de bizi görebilecek mi? Göremeyecek. O zaman HAYIR!
Bir kulunu çok sevdim o beni hiç sevmiyor. Anayasa paketi bu sorunu çözmüyor. O zaman HAYIR
Belediye otobüslerinde ters giden koltuklar midemi bulandırıyor... anayasa paketi bu koltukları düzeltebilecek mi? Sanmıyorum... O zaman midem bulanarak HAYIR!
Bu anayasa paketi şimdi bana kaybolan yıllarımı geri verecek mi? Vermeyecek. O zaman HAYIR!
Yumurtanın fırçalanmayan tarafı da, fırçalanan tarafı kadar beyaz olacak mı? Olmayacak. O zaman HAYIR!
Pazartesi diyete başlamak mümkün olacak mı bugün? O gelmeyen gün hiç gelmeyecekse HAYIR!
Yeni anayasa eşek sudan gelinceye kadar dayak yerken eşeğin gelişini hızlandıracak mı? Hızlandırmayacak. O zaman HAYIR!
Odam kireç tutmuyor. Yeni anayasa paketi ile tutabilecek mi? Tutmayacak. O zaman HAYIR!
Yeni anayasa ergenlerin sivilce ve kepek problemini çözüyor mu? Çözemiyor. O zaman HAYIR!
Bihterin tüm yaptıklarını ortaya çıkarmayan anayasa paketi değişikliğine HAYIR!
Ketçap-kahve-çimen lekelerini çıkarmıyorsa bu anayasa paketi değişikliğine HAYIR!
Bu anayasa paketi değişikliği, Fenerbahceye Türkiye Kupası'nı aldıramayacaksa HAYIR!
Çekirdeksiz karpuz üretemeyen anayasa paketi değişikliğine HAYIR!
Çocukların terli terli su içmelerini önleyemeyecek anayasa paketi değişikliğine HAYIR!
Anayasa paketi İstanbulun trafik sorununu çözebiliyor mu? Çözemiyor. O zaman HAYIR!
İşyerimin karşısındaki kilisenin bahçesinde papazın horozu çok ötüyor. Bu anayasa paketi horozun sesini kısmaya yetecek mi? Yetmeyecek. O zaman Anayasa paketine HAYIR!
Bu anayasa paketi ne Fazıl Sayın Türkiyeyi terk etmesini sağlıyor ne de Arabesk yavşaklığa çözüm buluyor. O zaman HAYIR!
Bu paket cep telefonu faturama yansıyor mu? Yansımıyor. O zaman HAYIR!
Bu paket pazarda kilosu iki lira olan domatesin fiyatını Nişantaşında da iki liraya düşürüyor mu? Düşürmüyor. O zaman HAYIR!
Bakkalın, manavın, taksicinin bozuk para sıkıntısına çözüm getiriyor mu? Getirmiyor. O zaman HAYIR!
Bu anayasa değişikliği ile Robinho ile Guiza takas edilebilecek mi? Hayır da hayır!
"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.
Paul Valéry
#85
Gönderim zamanı 30.08.2010 - 17:14
yapılan değişiklikleri günün çağın getirdiklerine uygun olarak kanun hükmünde kararnamelerle düzenlemek mümkün
şu madde çagdışı yok bu madde anlamsız demek bir anayasaya yapılan en büyük hakarettir bence
anayasanın sivili askerisi de olmaz çünkü asker de olsa bir milletin bireyi yapmış
anayasayla uğraşacaklarına ekonomisiyle ilgilensinler şu ülkenin biraz
gel iki şak şak yap sana para veriyimle nereye kadar geçinecek bu insanlar
Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....
#86
Gönderim zamanı 30.08.2010 - 19:15
Eveet gelelim bilimsel açıdan neden mantıklı davranıp insanların evet denemeyeceğinin açıklamasına.Şimdi sandığa gittiniz iki seçenek var önünüzde (aslında üç hatta daha çok ama işin içine quantum mekaniğini karıştırmıyoruz ) eveeet eveti inceleyelim önce.
Şimdi öncelikle kime baksanız kime sorsanız bu değişiklik ile anayasa daha demokratik daha özgürlükçü olacak 13 eylül sabahı kalkınca İskandinav ülkeleri ile tüm Avrupa artı amerikadan daha demokratik özgürlükçü olacağız ( tamam abartmıyorum yazı demogojiden uzak bilimsel bir inceleme olacaktı) Tabii ki mantıklı bakacak olursanız böyle bir durum yok peki ne var? Diğerinden daha demokratik; dikkat sihirli kelime daha…
Nedir daha demokratik olanı?
Mesela 'Madde 24:Ekonomik ve sosyal konsey anayasa kapsamına alınıyor.' Ben anlamadım neresi özgürlükçü hatta madde ne işe yarar onu bile anlamadım.' Madde 20: Anayasa Mahkemesi iki bölüm ve genel kurul halinde çalışacak.' Tek çalışsa daha mı az demokratik yine ilgi kuramadığım bir madde.Neyse bu şekilde devam ediyor.Bu maddeler olsa da oluuur olmasa da olur maddeler.Yani günlük yaşantımda bana ne özgürlük getiriyor nede demokratiklik.Mesela grevli toplu sözleşme hakkı yok.Hani daha demokratik olacaktı? Nerde yök düzenlemesi veya nerde seçim sistemi ile ilgili değişiklik nerde nerde diye uzatmayalım.Malum mantıklı bir çok insan da belirtiyor ki bu değişiklik aslında tırt da işte kötünün iyisidir diye bir kandırmaca içerisindeler.İlerleyelim.
12 eylülcüleri yargılama konusunda ise pek söylenecek bir şey de yok.Tamamen komedi.Madem darbecileri yargılayacaksınız daha önünüzde Yaşar Büyükanıt duruyor.Hem muhtıra vermekle suçlayacaksınız.Hem muhtıra kötüdür diyeceksiniz hem küfür edip beddua edeceksiniz yapanları yargılayacağız diye ağlayacaksınız sonra sonrası yok işte.Cevapta yok.Genelkurmaylık görevi bittikten sonra çok rahat içeri alabilmeniz gerekmekteydi.Sakın yok ona dokunulmaz şöyle böle olur saflığı veya çocuksuluğu ile gelmeyin.Şu anda kimler gözaltında hangi paşaları sırf haklarında dikkat iddia var şüphesi ile hak ettikleri atamayı yaptırmama gücünüz varken onları yılları bulan sürelerde dava bile açmadan içerde tutabilme gücü varken komik olmayın lütfen.Hakkında suç olduğunu söylediğiniz belge varken ortada dava açamıyoruz şöle yapar böle kızarlar demek komedide emmy için adaylıkta geçerli olabilir ancak.Şöyle bir sonuca da ulaşmak mümkün sanırım akp de yazının muhtıra olmadığına kanaat getirdi veya.Veyası yok ki olan doldursun ama çocuksuluğu bırakarak lütfen…
Gelelim şu ünlü anayasa ve hsyk üyelerini değiştirme meselesine.Burada iki önemli değişiklik görünüyor birisi sayısının arttırılması.Bunla ilgili savunma çok iyidir.Çok olursa seçim daha demokratik olur.O zaman neden 17 de 27 değil veya 37 veya 53.Ayrıca burada kapalı torba içerisine atılmış kırmızı siyah toplardan birini seçmiyoruz.İhtimal sayısını arttırmak o işe yarar.Burada konu içerisinde uzmanlaşmış kişilerin hukuki kıstaslara göre verdikleri tercihler söz konusu.Eğer sizin burada hukuku siyasete alet etmek işi sulandırmak gibi bir amacınız yoksa kişi sayısının artması veya ilgisiz kişiler dolayısı ile seçilmesinin de anlamı olmaz.Hemen ikinci kısma geçelim ki bununla ilgili. Üyelerin siyasi niteliği bulunan kişilerin de dahil olduğu yerlerin seçmesi.Nedir buradaki açıklama veya savunma? Bir, bazı demokratik ülkelerde de böyledir.Hadi varsayalım ki doğrusu onların yaptığıdır. Alttaki paragrafın sonuna biraz dikkat .
İki, halk seçecek tabii kim seçsin diktesi.İlk kısım için hangi demokratik ülkeler ve bunların seçtiği de doğru olmak zorunda mıdır soruları ihmal edilir.Hangi ülkeler oldukları ve o ülkelerin hukuki sistemlerinde bu sorun tartışılır mı tartışılmaz mı bilinmez..Mesela alın size Sarrazini ve Sarkozi nin göçmenler konusunda çıkarmak istedikleri yasalar.O kadar demokratikler ki…
İkinci kısım ve ilk kısma da yanıt olarak.bahsedilen yer neresi hukukun en üst kurumu.Bu kurumun başındakiler kimler? Bu işi en iyi bilenler. Bu kurula seçim hakkı tanınanlar nedir? Kesinlikle belli değil.Belki hukuk kitabının kapağını bile kaldırmamış insanlar.Peki bu kişiler hangi kıstasa göre seçim yapacaklar?... İşteee can alıcı soru ve buna cevap yok. İşin siyasi olacağı hatta meslekte başarı, bilgi seviyesi, uzmanlık gibi konulara kesinlikle bakılmayacağı aşikar.Malum bürokrat atamaları… Peki bu durum nasıl yargıyı daha güvenilir hale getiriyor?Yani hukukun en üst makamına yetersiz birilerini seçmek, nasıl bir mantık bunu özgürleşme olarak nitelendirebiliyor? Demokratik olmayla değerlendirebiliyor?
Toparlayalım yavaş yavaş.Madem özgür ve demokratik bir anayasa neden hala adı 1982 anayasası demokratik olmasını engelleyen şu 27 madde miydi?Bunca yıl kopan yaygara hepsi bunun için miydi? Neymiş efendim sonra değişecekmiş Yaklaşık sekiz yıldır iktidarda olacak bir parti bu süreç boyunca önünüze 27 maddelik değişiklik koyacak ki onların içinde dişe dokunur iki madde olacak, onlarda hukuku tamamen ele geçirmek adına getirilmiş olacak ve siz bu partiyi samimi bulacaksınız.Aslında tek madde akp nin ne derece samimi olduğunu gösteriyor.Memurlara verilen şu grevsiz toplu görüşmemimsi iyileştirme.Yaa Allah için söyleyin bu maddenin grevli çıkması için daha kaç kez anayasa değişikliği yapmak gerekecek.Kendi değişiklik yaptıkları bir maddeye ek yapabilmeleri için daha ne kadar özgürlükçü olmaları gerekecek? Hem şu denilene edilecek mantıklı söz bulamayıp hem de evet verilmesini savunmak biraz nasıl nedir partizanlığın dışında zor açıklanır.
Daha bitmedi bunca gücü olan bir parti demokratikleşme özgürlük savaşçısı dolu parti nasıl oluyor da anayasayı komple değiştiremiyor.Hadi bunun açıklaması.İlerde olur(olacak) hepsi bu.Elinde mevcut yeterince milletvekili var ve değiştirme.Sonra kalk bunu ama uzlaşmaya gelmediler ki ile açıklamaya çalış.Eee bu maddeler için uzlaşma var mıydı? O zaman bunları ne diye getiriyorsunuz? Madem uzlaşmasız madde değiştirebilecek milletvekili var neden anayasası komple değiştirmiyorsunuz? bu iki soruya Burhan Kuzu bile cevap veremedi.O partide bulunma gerekçesi anayasa değişikliği ama o bile cevaplayamadı.Aslında cevap biraz da samimiyet kısmında gizli.Buradan çıkarılabilecek iki mantıklı sonuç var. Ya böyle köklü bir değişiklik düşüncesi içinde değilsiniz insanları kandırmaya çalışıyorsunuz veya anayasa da aslında toplumun önemli bir kısmını rahatsız edecek maddelere dokunma isteğiniz var ve bunun üçin ülkeyi hazırlıyorsunuz.Nasıl mı bakınız muhalif herkes içeri almakla.Hepsi alınmadı belki ama süreç işliyor.Ya o doğru ya bu seçin kırk satır mı kırk katır mı?...
Son olarak neymiş efendim uzlaşmaya kimse gelmemiş.Cumartesi günü sayın başbakan; "meclisin %65 ine sahibim Onlara su bile içirtmem" dedi.Konu ne af yasası ile ilgili Kılıçdaroğlu nun söylemine karşılık.İnsaf edin elinizi vicdanınıza koyun. Kürt açımlı konusunda beğen beğenme muhalif parti bir çıkış yapmış uzlaşma için daha ne yapmalıydı.Madem gerçekten uzlaşma düşkünü akp bu açıklama ne oluyor.Kendi milletveli çoğunluğundan bahsedip su bile vermem sözünü kullanan bir lider nasıl uzlaşmacı oluyor normal insan mantığı almıyor.Sanırım uzlaşmadan kasıt hükümetin dediği her koşulu kayıtsız şartsız kabul etmekle oluyor.Burdan çıkan mantık bu sanırım.
Geldik uzun yazının sonuna kısa bir özetle bitirelim.Mantık süzgeçinde incelediğinizde tek tek bilimsel olarak ele aldığınızda evet oyu vermek doğru görünmüyor.Peki insanlar neden evet diyor? Mantıksız olduklarından mı? Tabii ki hayır. Akp partisine oy vermiş kitle blok halde evet oyu kullanacak o kısım belli.Geriye kalan evet oyu verecekler ise ya sevgililerine hoş görünmek için yapıyor veya bir kesimle kavgalı (mesela askeri sevmiyor veya sistemle sorunu var gibi) sırf gıcıklık yapmak için.Örnek Orhan Pamuk kesinlikle herhangi bir partiye oy verdiğini sanmıyorum ama evet oyu vereceğini belirtiyor.Büyük ihtimal sandığa bile gitmez ama söylemi bu şekilde ve bu şekilde düşünen insanlar var.Peki evet oyu verirseniz ne olacak? Adalette, komple akp nin bürokratik atamalarının önünü açmış olacaksınız.Bundan sonraki değişikliklerin tamamında hukukun üstünlüğü ilkesi değil akp de hangi mevkide tanıdığı olmakla yapılacağını kabul edeceksiniz.Bu değişikliği kabul edecek olursanız önüne ne getirilirse kabul eden bir kitle olduğunuzu kabul edeceksiniz.Daha demokratik bir anayasa isteğiniz karşısında "daha yeni değiştirdik değişiklikler öyle kolay olmaz biraz daha bekleyin ilerde bir vakit inşallah" ları şimdiden kabul etmiş olacaksınız.Mantıklı bakış açısı böyle gösteriyor ama iyi düşünmek şart tabii.
Bu düşünceler içerisinde evet diyemeyeceğimize göre geriye hayır seçeneği kalıyor.Ancak ben gibi henüz kararınızı vermediniz ise düşünmeye devam edin daha süre var…
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
#87
Gönderim zamanı 31.08.2010 - 13:41
Vatandaşın yararınadır, hak ve özgürlüklerinizi genişletiyor denilen maddeler, muhalefet partilerinin mecliste destekleyeceklerini açıkladıkları halde neden halk oylamasına götürülüyor?
Halkın yararına olacak kanunların çıkartılması neden halk oyuna sunulur?
Ruhunu, manen şeytana, madden ABD'ye satmış, AKP ve başı, bu sorulara da cevap veremez.
#88
Gönderim zamanı 31.08.2010 - 20:23
Bu düşünceler içerisinde evet diyemeyeceğimize göre geriye hayır seçeneği kalıyor.Ancak ben gibi henüz kararınızı vermediniz ise düşünmeye devam edin daha süre var ''
Yazının tamamını okudum... Ama alıntıladığım özet, yazının içinde ki ''mantıklı'' ve ''bilimsel'' açıklamaların, akp'ye yöneltilen ''demokratikleşicez'' dediklerine bakmayın bu süs, bunun altında yargıyı kendi ideolojilerindeki insanları yerleştirmesi var'' söylem gibi, '' mantıklı'' ve ''bilimsel'' süslemeleri ile aslında ne kadar da ideolojik olduğunun bir göstergesi... Yani bir çeşit ayna...
Yazdığınız yazının başında mantık ve bilimden bahsederken sonunda ideolojik söylemin babasını yapmışsınız haberiniz yok.. Ve '' mantıklı bakış açısına''sahip olmayanlar bir kitle ve önüne gelen her şeyi onaylayan insanlardan mürekkep bir yığın... Ve ne garip ki yine bu son özetinizde hep eleştirilen ya da sizin düşüncelerinizde olan kişilerin eleştirdiği akp uslübu olan '' eğer böyle yaparsanız böyle olur, eğer bunu yapmazsanız böyle olur, eğer bunu yaparsanız bütün haklarınız gider aklınızı başınıza devşirin'' uslübunu kullanmanız takdire şahan, (Düşmana düşmanın silahıyla saldırmak müstehaktır felsefesi herhalde)... Ve bence sizde sırf gıcıklığına evet diyenler gibi gıcıklığına hayır diyeceksiniz...
Elinde güç varken neden tamamını değiştirmiyor... Keşke bu ülkede '' yeni bir devlet mi kuruyoruz da (ki kurucu anayasanın ırzına kaçkere geçilmiş gün gibi aşikar)ya da darbemi oldu da anayasa değişecekmiş'' diyen zihniyet olmasada bu anayasa tümden değişse... Buna rağmen hepsini değiştirmeye kalksa şu paket için bile hani toplumsal mutabakat diyenler... Elindeki milletvekilleriyle bütün anayasayı değiştirmeye kalksa o zaman ne diyecekler...?
Yargıya kendi adamlarını atayacakmış... Sanki bundan daha öncekiler kendi adamlarını atamamış gibi bu kadrolaşma sadece akp'ya mahsus bir olay yeni çıkmış gibi görüntü veriliyor ya deli oluyorum... Diğerleri bunlar kadar kadrolaşmadı bunlar bokunu çıkardı diyebilirsiniz... Bunun cevabı gayet basit, bundan öncekiler bunlar gibi tek başına iktidar olamadılar ve yine bunlar gibi 2 dönem üstüste iktidarda kalamadılar... 2-3 partili bir koalisyonda zaten kadrolaşma olamaz... Kaldı ki kurumları ele geçirenler yine kendi yanlılarını pekala atadı...
Faal hakim ve savcıların sözcülüğünü üstlenen bir kurum almış eline sazı bankır bankır muhalefet yapıcak (olumlu ya da olmusuz hiç farketmez) birileride ulen yargı siyasallaşıcak bu değişikliklerle eyvah eyvah deyip yas tutucak... Gülermisin ağlarmısın...
Ben şunuda anlamıyorum daha önce annesinin başı kapalı, eşi kapalı diye hakim savcı adayları mülakatlarda elenirken neden bu ''demokrasi neferleri'' hukukçularda alan bilgisi, liyakat aramadılar...?
Yani bu şu demek oluyor ister akp olsun ister dsp,chp,mhp kimse liyakat ya da bilgi sorgulaması yapmıyor... Birisi ananda, karında neden örtü var sen başımıza irticacımsıın lan deyip kapıyı gösteriyor, diğeri sen ne ayaksın lan böyle dinsiz dinsiz söylemler deyip kapıyı gösteriyor...
Yine Add,çydd kızlar okula kampanyası başlatır ama ne hikmetse ben başında örtü olan bir kıza burs verdiklerini görmedim... Kız zehirmiş, okul birincisiymiş, derece yapmış kimin umrunda...
Bak burada çok güzel bir örnek daha vereyim; Ben izmiri bu yüzden çok seviyorum, izmirde ben chp'den belediye başkanı olsam kazanamama ihtimalim yüzde kaç... ? ''mantıklı bakış açısına'' en güzel örnektir izmir... Ülkenin bir kaç şehirnde de bu akp lehine...
Yani üstad, eğer mantıklı bir açıdan konuya yaklaşılacaksa, konun tek tarafından bakılması her zaman o konu hakkındaki analizin sakat olmasına neden olur... Buraya böyle ''mantıklı'' bir açıklama söylemiyle yola çıkan birinden ben çift yönlü karşılaştırmalı bir analiz beklerdim...
#89
Gönderim zamanı 31.08.2010 - 23:33
Öncelikle yazı tamamen karşılaştırmalı incelemeye dayalı.Her paragrafta "evet"i savunanların savını alıp bu savın neden yanlış olduğunu açıkladım.İşin hayır kısmı ise son cümlede gizli.İşin bilimsel olma kısmını sağlayan da odur.Şöyle ki matematikte iki ihtimal olan bir savı aldığınızda bu savlardan birini ispatlama yöntemlerinden birisi de diğerinin olamayacağını göstermektir.Eğer siz diğerinin olamayacağını örneklerle gösterirseniz bu savı çürütürseniz geriye kalan seçeneği doğrulamış olursunuz.İşin bilimsel kısmı bu.
Bir yazıyı bitirirken de tüm savları açıkladıktan sonra kendi görüş ve düşüncelerinizle konuya son verirsiniz yine bilimsel çalışma örneği.
Yazıyı yanlış okuduğunuz kısımdan da bir örnekle bitireyim.Bugüne dek HSYK bir siyasi partinin temsilcilerinin etkisi altında değildi.Şimdiki değişiklik bunu içeriyor.Eskiden yani günümüzde seçme işlevini gerektiren kurulda bir siyasi parti temsilcisi yok.Yine şimdiki değişiklikte olması bekleniyor.Şu an kimler var? Yetkin hukuk üzerine uzmanlaşmış kişiler bulunuyor.Yine bu hukuk konusunda yetkin kişilerin seçtiği kişiler seçilebiliyor.Şimdi değişiklik isteminde bu şekilde bir istek yok.Açıkça söylediğiniz üzerine o mevkiye tamamen siyasi kişiler gelse mantığı üzerine kurulu yeni değişiklik.Yani hukukun en üst kurumunun siyasi parti temsilcilerinin seçtiği kişilerle doldurulmasını istiyorsunuz.
add, çydd ile anayasa değişikliklerinin veya bunların öğrencilere verdiği bursla ilişkiyi kuramadım.Madem demagoji istiyorsunuz bende akp temsilcilerinin hiç Atatürkçü öğrencilere burs verdiğini görmedim şeklinde yazıya eklemeler yapabilirim.Ancak konumuz sanırım bu değil.
Şimdiki yazımı da tamamen kararsız olan kamuoyu yoklamalarında %10 ile %20 arasında görünen ve sonucu etkileyecek kitlenin nasıl bir mantık üzerinden düşünerek seçme işlevini yerine getirebilecekleri üzerine bitireyim.
Efendim şimdi tüm tartışmalar sizi etkilemedi veya bilgilendirmedi veya bu tür tartışmaları sevmeyen ve ilgilenmeyen veya konuya çok da vakıf olmayan birileri olabilirsiniz.Ve vatandaşlık görevinizi yerine getirmek üzerine sandığa gittiniz seçiminiz hangi yönde olacak? Sizin için zor bir soru olabilir.Her iki düşünceyi savunanları haklı veya haksız görüyor olabilirsiniz.O da doğru ama bu da doğru diyor da olabilirsiniz ve sizi bir tercih bekliyor.Ne diyeceksiniz?
Gayet basit bir mantıkla çözüm bulabilirsiniz:
Şimdi evet denmesi taraftarları bu anayasa değişiklikleri ile daha iyi olacağı görüşündeler hayır savunan kesim ise kesinlikle çok büyük hata olacağı ve ülkeyi kaosa götüreceği savındalar.Yine bilimsel bir üslup kullanalım ve oluşabilecek tüm ihtimalleri deneyelim.
Şimdi evet dediniz ve her şey iyi çıktı.Burada sorun yok.Diğer ihtimal evet dediniz ama hayırcıların savunduğu gibi ülke kaosa doğru sürüklendi.Burada otomatikman sorumluluğu alıyorsunuz.
Peki hayır dediniz ve iyi bir şey yaptınız.Yine burada sorun yok veya hayır dediniz ve keşke evet deseydik dediniz kaybınız nedir? Bu değişiklikler hatta yetmez ama evetçilerinde de dediği gibi çok daha iyisi önünüze gelebilir.Buna bir engel yok.Tabii iktidar partisi küsüp yapmıyorum değişiklik falan demediği sürece.
Gördüğünüz üzerine eğer konu üzerinde hakim değilseniz değişikliklerin ne getirip götüreceği hesabı kısmını yeterince incelememişseniz seçebileceğiniz gayet mantıklı seçenek hayır durmakta.Çünkü evet seçer ve işler kötü giderse tüm sorumluluğu, diğer tüm evet diyenlerle paylaşmış oluyorsunuz.Ancak hayır dediniz ve hata olduğunu fark ettiniz kaybınız var mı? Hiç bir kaybınız yok hatta ve büyük ihtimalle daha köklü ve büyük bir anayasa değişikliği belki tümden yeni bir anayasayı siyasilerin önünüze getirme ve orada evet deme ve sorunu çözme şansına sahipsiniz.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
#90
Gönderim zamanı 01.09.2010 - 03:16
***
Bılımsel ve mantık aradıgınız yazılar dogrulugu ve yanlıslıgı yorumlabaılır bır tarz ıse eger Buna bılımsel degıl yorum denır sadece.
Yanlıs anladıgınızı dusunuyorum konuya gırmeden once lutfen benı duzeltsın - Sevgılı shy'ın daha zaman var dusunuyorum demesıne ragmen cevabının hayır oldugunu belırttıgını dusunmekle bırlıkte bılımsel mantıklı tarzındakı kelımelerı ıse uslubu ıle koydugunu dusunuyorum;buna esprıde dıyebılırsınız ınce yada kalın bır uslupta yada mızahı mecazı falan fılanda. ben oyle anladım kendısı yanlıs dusunuyorsam uyarsın lutfen.
***
Bu ulke laıktır.
Sadece laıktır.cumhurıyettır hukuk devletıdır felan demıyorum cunku o kısmı bızı ılgılendırmıyor.
Bu ulke laık ıse eger ılkokulda ogrenemedıgımız dın ve devlet ıslerının ayrımı sozu devletın dını olmadıgı anlamına gelır kı laıklıge yapılan ozel vurgular ve mustafa Kemal'ın bunu ataturkculuk vce kemalızmdekı verdıgı oncelık dusunuldugunde dını herhangı bır tartısmanında suc sayılması gerektıgını ongoruyor.
Ilkokul tanımını gelıstırıp -affınıza sıgınarak sıze gore bılımsel olmayan-aslında bana gorede olmayan ama enazından tarıhının anlamlı bırkac kırıntısını surada konusursak eger demokratık ve hukuksal terımlerın ancak bılımsel cevrelerde o cevrenın verdıgı vızyonla yanı herseyın tanrından beklendıgı onun emırlerının yanı dını gereklılıgın demokratık ve hukuksal herseyı karsıladıgı sav'ının yıkılmasıyla gelıstıgını belırtmek gerek.
Dın'ın dusunmeyı kısıtlıgı sav'ını bende savunuyorum en basıtınden ortaya bır fıkır atarken tıpkı bılımde bu termodınamıge yada quantuma uygun olsun kıstası aramak gıbı tanrının varlıgına tersmı kıstası aranmakta..bu da hur dusunmeyı dolayısıyla demokrasının gelısımını dolayısıyla hukugun gelısmesını engellemekte.
Bunu Mustafa Kemal Osmanlı'dan aldıgımız acı bır ders ıle anlamıs ve bızlere anlatmayı tercıh etmek yerıne anlatmayıp bızı bu dusunceden kurtarmayı tercıh etmıstır-laıklıgı getırmıs.
Dınınızı evınızde yasayın ama dısarı tasımayın demıs. Selamın aleykum'u kullanmak yerıne merhaba'yı kullanın demıs. Cunku allahın selamını verdıgınız bır adam allahın selamını degıl merhabayı kabul etme hurrıyetıne sahıp dıye.
***
Hsyk muhalefet gıbı davranır bu yuzden..askerde oyle. Sız sıyası partı olarak kalkıp bu kadar onemlı bır maddeyı ozellıklede 2.cumhurıyetı tanımlarken ozellıkle ıcınde yer almayan laıklıgı konusurken bırılerı dogal olarak "arkadasım 1.cumhurıyete ne oldu ben memnundum" der.
Ozellıkle bunun ıcın anayasal bır guvenceyı elınde tutan 1.cumhurıyetın hukucuları duruken..
ve ola kı ısı buradan sıyırtan bırılerı cıkar dıye dusunup karsılarına 35.madde ıle yetkılendırılmıs bır tsk cıkartırken.
***
Ulemaya sorun dıyen basbakanın demokratıklıgını bılmekle beraber ulke elden gıdıyormu dıye anımsanan serzenıslerı takmayanlar belkıde gercektende demokratık olan bu anayasanın ,zıhnen bozuk bırılerı elınde bır sılaha donusup ılerıde laıklıkle ılgılı olası planlarında chp'nın hemencecık anayasa mahkemesı anasına guvenıp maddeyı ıptal ettırebılmesının onune gecılmıs oldugunu,cunku bu takdırde kadrolastıgı kurumun zıhnıyetının tıpkı kendı zıhnıyetı gıbı bozuk ınsanlardan yana olup hukuku dolayısı ıle objektıf degıl onyargıyla kullanacagını dusunmemıs olabılırler.
olamaz mantıgını ,kımın mantıgı kabul edıyor..anlatsın.
***
Cydd add.
bu konudakı fıkrım ıse Sevgılı shy ıle aynı. kendını dın mucahıd'ı ılan edıp aynı zamanda okullarının varlıgını sadece-dıkkat edın degıl demıyorum sadece turkculuk uzerıne dayandıran fetullah yada varı olusumlar tarz nedenıyle ne okuttuklarını ne yurtlarında barındırdıklarını nede burs verdıklerını secerlerken sen kemalıstsın,sen namaz kılmıyorsun,sen musluman degılsın gıbısınden bır yaklasıma sahıp olmadıklarınıda bılıyorum.
sımdı onlar kendı dusuncelerındekı ınsanlarla ıs yaparlarken cydd'nın basortulu kızlar ıcın bırseyler yapmıyor olmasına ıcerlemenız bence yersız,ve tamamen duygusal bır tepkı. ama sadece yorumdur .
Kaldı kı bu ulke laık bır ulke. Basortulu kız olabılır ama basortulu kız ogrencı olamaz. unıversıteye basortulu gıremez. bu yasaktır. Sımdı sız yasagı delen laıklıgı yanı ataturkculugu takmayan ulkenın eksenını takmayan hatta sırf bu yuzden turklugun gereklerını yerıne getırmeyen bır kızın hakkını savunmaktan mı bahsedıyorsunuz?
bunu bu cumhurıyette degıl yapılmaya cabalanan 2.cumhurıyette yapabılırsınız yanı savunabılırsınız. Ama su halıyle su halde bunu savunamazsınız.
Sayın poseıdon,Ben şunuda anlamıyorum daha önce annesinin başı kapalı, eşi kapalı diye hakim savcı adayları mülakatlarda elenirken neden bu ''demokrasi neferleri'' hukukçularda alan bilgisi, liyakat aramadılar...?
Sanıyorum laıklık ve ataturk cumhurıyetınde konustugunuz dusunuldugunde bunu anlayamamıs olmanız ozellıkle 70 senedır atalarınızın bır 20 senede sızın anlamadıgınız dusunuldugunde ne kadar yazsak ne kadar yazdık desekte..nafile.
Yine siz haklı olacaksınız.
Ama bır uyarı Sayın poseıdon. Bılımsel dedıgınız yaklasımları yanlı yorum olarak gorup elestırıyorken sızınde tam zıt kutupta buna muhalefet olmanızda pek bılımsellık tasımıyor kanaatındeyım
Saygılarımla
"En iyi kuram 'Zamana bağlı olarak yanlışlanabilir" Karl Popper
"Düşünce özgürlüğü lehindeki temel sav, bütün inançlarımızın kuşku götürür olmasıdır Bertrand Russel
"Soyut ve Somut kavramlar hiçbirşekilde İlişkilendirilemez ve Örneklendirilemezler" Mw
#91
Gönderim zamanı 01.09.2010 - 03:26
Bugün öyle lem acaba "hayır" mı dememiz isteniyor diye düşünüp duruyordum. Avrupa ne diyor diye merak ettim... Dostumuz avrupa!
Evet diyolar... Şimdiye kadar hiç iyiliğimizi istemeyen avrupa şimdi bu olumlu hamlemize evet diyor.
Peki neden evet diyor? Bir çok Yugoslavya misali ülke aynı mantıkla dağıtılmış. Neden anayasanın tamamı değiştirilmiyor seçeneği burada ortaya çıkar. Çünkü halk hazır değil ve yapılabilecek değişiklikleri hazmedebilme kapasiteleri yok. Böl, yoket mantığı aynı işliyor heryerde ve sadece tarih yazıyor insanlar aynı uyuyor. Önce 25-30 maddelik değişikliklerle hukuğum başına yarın sizin istediğiniz değişiklikleri onaylayacak memurlar atarsınız ve sonra yeni bir federasyon anayasasını kabul ettirirsiniz. 10-20 yıl süren gerginlik süreci sonunda iyi niyetli birleşmiş milletler gelir ve kardeş kavgasını bitirip ayrı yaşayın savını işler!
Belkide bunu düşünmemiz isteniyordur. Bilemiyorum! Allah sonumuzu hayır etsin.
[Bebeğim Öldü]
Hayatımın gerçek öykülerine ayrılan bir filmin soundtrack’ındayım
Bir yazar mıyım yoksa tek şiirlik şair mi?
Notumu verdi hocalarım nasihati koydum cebime
Ve zorda kalana dek çıkarmadım..
Ve ben bozuk paraydım anlaşılamadan çiklet oldum
Ve ben bütündüm yaramı sevgilimde bırakıp yarımı sokağa attım
Canımı yolda buldum canıma teslim ettim; canına okudum
Canıma kastım…
#92
Gönderim zamanı 01.09.2010 - 04:02
Şimdi yazınızın neden ''bilimsel'' olamayacağına gelelim... Siz yazınızda evetin faydaları zararları şunlardır hayırın zararları faydaları şunlardır diye bir açıklama getirmeyip... Sadece mantıklı düşünen bir kişinin evet dememesi gerektiğini salt doğrunun sadece hayırda olduğunu belirten bir yazı yazmışsınız... Hayır diyenler için bir eleştiriniz yok... Varda ben mi göremedim...? eğer siz evetin bu zararları var hayır çok mu sütten çıkmış akkaşık deyip bir açıklama getirseydiniz bende sizin ''bilimsel'' olarak olaya yaklaştım tezinize katılabilirdim... Çünkü bilimsel olarak yaklaşmak istediğiniz konu Siyaset ve kesinlikle salt doğrulardan ve sonuçlardan oluşan bir olgu değil... size göre bana göre diye başlayan bir olgu... Bu gün Demokrası demokrasi diye hayranlıkla ağzımıza aldığımız en güzel yönetim biçimi olarak dillendirilen kavramın, felsefeciler tarafından yapılmış eleştirilerini okusanız aslında demokrasinin o kadarda iyi bir şey olmadığını sadece kötünün iyisi olduğunu anlardınız...
Bende size olayın künhüne vakıf olamadığınızı bir örnekle belirteyim diyorsunuz ki HSYK'da siyasi parti temsilcisi bulunmuyor... Bu anayasa ile bu giricek... Peki HSYK atama toplantılarında bulunan Adalet bakanı ve müsteşarı kimdir, kimi temsil eder? Bu iki kişi bu parti döneminde mi hsyk toplantılarında bulunmaya başlamıştır... ?
Ki burada yarsav'ı atlamışsınız... FAAL olan yargıçların sözcülüğünü üstlenen bir derneğin SİYASİ bir erk hakkında toplumu olmulu yada olumsuz bakın buraya dikkat edin hükümetin lehine yada alehine etkileyebilecek bir açıklama yapmasını siz görüpte yok arkadaş şu anda yargımız tertemiz bu anayasa ile siyasallaşıcak diyosanız zaten diyecek bir şey kalmaz...
Burada tekrar bir şey soruyorum... Cumhurbaşkanı şu anda yüksek mahkeme üyelerini atıyor... Mevcut anayasa kalırsa seçilmiş TBMM yerine yine halk tarafından Seçilmiş Cumhurbaşkanı ( ki bundan sonra cumhurbaşkanı halk seçimiyle gelecek) üyeleri atayacak... Halk tarafından seçilmiş bir parlemento ile halk tarafından seçilmiş bir Cumhurbaşkanının yüksek yargıya üye atamasının arasındaki fark nedir...?
add örneğini ve ondan önceki örneği size şunun için verdim... Sizde karşı örneği vermişsiniz zaten ki kendi silahınızla kendinizi vurdunuz... Sizin iddaa ettiğiniz gibi önemli mevkilere gelecek kişilerde ya da başarılı olabilecek kişilerde liyakat, işi hakkıyla yapabilirlik aranmıyor siyasi ideolojisine bakılıyor... Yani sizin şuanda çok liyakatli kişiler geliyor ama bu anayasadan sonra kitap açmayan kişiler gelecek teziniz kendiliğinden çürümüş oluyor... Muhafazakarı kendi gibi adam ararken, solcu veya milliyetçi olanı kendi gibi bir adam arıyor bu gayet basit...Bu örneklerdeki Amaç demegoji değil size karşılaştırma imkanı vermek... Yoksa illaki konumuzla alakası olmayan bir durum...
Şimdi kararsız kesimin basit bir mantıkla neden evet demesi gerektiği savınıza gelelim...
Evet diyenlerin bir vebali varken hayır diyenlerin bir vebali yok her durumda iyi yapmış olacaklar demek hakikaten komik olmuş hele ki bilimsel mantıklı bir açıklama yapıyorum söylemiyle yazı yazan birisi için...
Şimdi hemen olayın tersinden bakalım, Evet dedik işler iyi gitti peki hayır diyenler olarak ülkeyi iyiye götürecek birşeyin önünde engel olmanın bir vebali ve sorumluluğu yok mudur...? Eğer siz ya ben ülkem için iyi olan bir şeyin önünü tıkadım niye böyle yaptım diye kendi içinizde muhasebe yapmayacaksanız o ayrı....
Hayır propagandaları ile aslında iyi olabilecek ( ihtimal üzerinden gidiyorum sizin gibi) bir şeyin halkın katılımını engelleyerek yanlış yönde oy kullandırılmasının yani halkın kandırılmasının bir vebali yokmudur...? Şimdi burada yaptığınız gibi ''hayır'' iyi olan şey ''evet'' kötü diyerek konu hakkında karasız olan kişiyi ülkenin menfaatine olabilecek bir şeyin önünde durmasını sağlamanızdan bir rahatsızlık duyamayacaksanız o ayrı...
Siz nasıl hayır diyerek bunun doğru olduğuna inanıyosanız evet diyende evetin doğru olduğuna inandığı için bunu savunuyor..
Bence burada evet diyenlere vebal yüklemek yerine Anayasa mahkemesine eleştiride bulunmanız gerekir.. Ülkenin kötüye gitmesine neden olabilecek bir paketi nasıl olurda mahkemeden geçirirler diye...
Ben size şu özeti geçeyim; Bu ülkede kim iktidar olursa o kendi ideolojisinde olanları bürokrasiye getirir bu ikikere iki dörttür.. Hiç bir partide çıkıpta biz her kesimden kişileri bürokrasiye getiriyoruz diyemez... he der ama milletin gözünün içine baka baka yalan söyler.. Ya olayı mikro düşünelim... Siz bir şirkette yönetici olsanız kendinizle uyumlu olan kişileri tercih edersiniz...
Şöyle bir soru sormak isterdim bu anayasa paketini sizin ideolıjinizde dünya görüşünüzde olan bir parti çıkarsaydı acaba hayır dermiydiniz...? Ama bu soruya samimiyetinizle cevap vereceğinize inanmadığım için sizden bir cevap beklemiyorum...
Dediğiniz gibi bu anayasa paketi kaosta yaratabilir ki olucak... Her atamada kiriz çıkacak... Ama akp ilanihaye iktidar kalmayacak... Chp iktidar olursa ya da mhp, ilk iş olarak bu kabul edilen maddeleri değiştirirse o zaman ayakta alkışlarım, ama değiştirmeyecekler...
Aslında korku anayasa hsyk falan değil, korku akp nin ilanihaye iktidar kalıcak korkusu... Millete güvenmeme korkusu... Benim meleketim insanı kah bu ülkeyi kuran millet olur kah cahiller sürüsü..
Üstad diğer ülkelerde parlemantonun yüksek mahkemelere üye ataması sorun olamayıp burada sorun oluyorsa, demek ki bazı şeyler oturmamış bizde...Asıl sorun burada... Bunun üstüne düşünülmesi gerekiyor...
Bu anayasa değişikliği kayısı üreticisinin derdini çözüyor mu hayırrrrrrrrrrrrr
Bu anayasa değişikliği fındık üreticisinin derdini çözüyor mu hayırrrrrrrrrrrr
O zaman hayır....
Allah aşkına böyle bir hayır propagandası olur mu ya...? Mantıklı bir adam sadece şu savunmaya bakarak bile evet diyebilir... Adamlar bu paketin bu sorunlar için çıkarıldığını zaten söylemediler ki buna çözüm değil diye hayır densin...
Bende şu sebepten dolayı hayır diyebilirim; Bu anayasa ile Oğuz Çetin ellerini milli takımdan çekecek mi..? Hayırrrrrrr, O zaman hayır üstad...
#93
Gönderim zamanı 01.09.2010 - 04:09
Saygılarımla...
Bu mesaj Poseidon tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 01.09.2010 - 04:27
#94
Gönderim zamanı 01.09.2010 - 09:40
15 Soruda Anayasa Paketi ve Hayır
İzmir Barosu'nun eski başkanlarından Noyan Özkan "Anayasa değişikliği elbette gerekli" diyor ama 15 soruya verdiği yanıtlarda, 12 Eylül'deki referandumda neden hayır diyeceğini açıklıyor.
Noyan ÖZKAN
İzmir - BİA Haber Merkezi
24 Ağustos 2010, Salı
1. Anayasa değişikliği gerekli mi?
Evet. Elbette, 1961-1971-1982 Anayasalarına hakim olan ''önce devlet, sonra yurttaş'' temel felsefesini tersine çevirecek bir ''sivil anayasa'' gereklidir. Her ne kadar 1982 -12 Eylül-Anayasasında 17 yasa ile yaklaşık Anayasanın üçte biri değişmişse de temel felsefe aynı kalmıştır. Anayasalar, devlet ve yöneticilerin yönetimlerinin adil ve eşit olmasını sağlayan ve olası devlet zorbalıklarına karşı yurttaşları koruyan temel hak ve özgürlükleri metinleridir.
2. Anayasa değişikliğinde takip edilen yol ve yöntemler yeterli mi?
Hayır. Önce 2007 yılında İktidar Partisi AKP tarafından bazı hukukçulara sipariş verilen Anayasa taslağı aniden toplumun gündemine getirilmiş ancak Meclis'ten geçmeyeceği anlaşılınca, ''mini türban değişikliği tasarısına'' dönüşmüş ve Anayasa Mahkemesinden geri dönmüştür. Bu defa yine hiçbir siyasi partiye, sendikalara, baro ve meslek odalarına, üniversitelere ve sivil toplum kurumlarına danışılmadan ''ben yaptım oldu'' zihniyetiyle yaklaşık 30 maddeden oluşan bir paket yurttaşlara dayatılmıştır. Böylece aynen Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi tartışma ve uzlaşma ortamı sağlanmadan anti-demokratik bir yöntem izlenmiştir.
3. TBMM tarafından kabul edilen ve itiraz üzerine Anayasa Mahkemesi denetiminden de geçen bu paket milli iradenin ve dolayısıyla demokratik sistemin eseri mi?
Hayır. Milli irade, 5 yılda bir sandığa gidip, bir partiyi ve liderini ülkeyi yönetmek için seçmekle ve sonra TBMM'den çıkan her yasaya itaat etmekle oluşmaz. Her şeyden önce, demokratik, adil ve şeffaf bir seçim yapılabilmesi için yüzde 10 oranındaki seçim barajını kaldırmak, seçim propagandası harcamalarını denetim altına almak ve yurttaşları temsil kapasitesi ve dürüstlüğüne sahip olan kişileri milletvekili seçmek gereklidir. Bugün Avrupa ülkelerinde ortalama seçim barajı % 3 olup en yüksek baraj,
Putin tarafından demir yumrukla yönetilen Rusya'dadır ( Yüzde 7 ) Ülkemizde seçimlerde veya halkoylamalarında, siyasi partilerin kimden ve hangi kurumdan ne kadar para v.b destek aldığını ve seçimlerde ne kadar para harcadığını tespit eden ve denetleyen bir yasa yoktur. Böylece, parayı veren düdüğü çalmaktadır.
4. Barajın düşürülmesi ve seçim finansmanının denetimi yeterli mi?
Hayır. Siyasi Partiler Kanununda köklü değişiklik yapılmak suretiyle ''liderlik sultası'' ve ''lidere biat'' kaldırılmalıdır. Özellikle 12 Eylül faşist askeri darbesinin bir devamı olan Özal hükümetleri sırasında artık teamül haline gelen ''mülakatla milletvekili seçme ve liderin onayına sunma'', ''bakanlardan önceden istifa dilekçeleri alma'' gibi ilkel yöntemler bu ülkede demokratik hukuk devletinin yerleşmesini önlemektedir. Ayrıca, milletvekili dokunulmazlığı; kürsü dokunulmazlığı dışında kalan suçlar için mutlaka kaldırılmalıdır. Böylece, örneğin, yargı kararlarını yüzlerce kez uygulamayan üst düzey bürokratlar , belediye yönetiminde sahtekarlık yapan belediye başkanları , eroin kaçakçılığı suçu işleyen iş adamları, devlet içinde çete oluşturanlar, ''tam yargılama veya ceza alma aşamasında iken'', milletvekili dokunulmazlık zırhını takamazlar.
5. Anayasa paketinin bir bütün olarak oylamaya sunulması doğru mudur?
Hayır. Kişisel olarak, böylesine dayatmacı ve despotik bir yöntemin karşısında kendimi ''bir çoban tarafından güdülen koyun" yerine konulmuş hissediyorum. Bu duygu, aynen seçim barajında olduğu gibi beni çok rahatsız ediyor ve içimi acıtıyor. Beni ''koyun'' yerine koyan bu anti-demokratik dayatmaya karşı isyan ediyorum. ' Ayıptır, yahu'' diyorum. Çünkü, bu paket içinde ''Evet'' diyeceğim maddeler var...AKP Hükümetinin 2007 ve sonrasında anayasa değişikliği girişiminde rehber olarak sıklıkla başvurduğu Avrupa Konseyi'nin danışma organı olan Venedik Komisyonu ilke ve kararlarını, sıra halkoylamasına geldiğinde adeta yok sayıldığını görüyoruz. Venedik Komisyonu-2006 ve 2010-Referandumlarda İyi Uygulamalar Kılavuzu"na göre; "İçerik Birliği, özgür oy iradesinin daha da önemli bir gerekliliğidir. Seçmenler, aralarında asli bir bağ olmayan farklı sorulara aynı anda oy vermek zorunda bırakılmamalıdır. Seçmenin sorulardan birini desteklerken bir başkasına karşı olabileceği dikkate alınmalıdır. Bir metinde yapılacak değişiklik çok sayıda farklı unsuru kapsıyorsa, halka bir dizi soru sorulmalıdır."
6. Halkoylaması sürecindeki tartışma ortamı yeterli mi?
Hayır.Türkiye'de uzlaşma ve tartışma kültürü zaten yeterli değildir. Geçmişte, 1982-darbesi anayasasına ve devlet başkanına % 92 oranında ''evet'' oyu verildiğini unutmayalım. Maalesef, şu andaki Hükümet baskısı ve hukuksuzluk ortamı 7 Kasım 1982 halkoylaması öncesinde yaşadığımız günlerden çok farklı değildir. AKP Hükümeti ve Başbakan özellikle 2004 yılından bu yana sistemli ve programlı olarak muhalif örgüt ve kişileri sindirmek ve bir ''sivil dikta yönetimi'' oluşturmak amacıyla çok ciddi evrensel ve anayasal hak ihlalleri yapmıştır, ve yapmaya devam etmektedir. Ülkemizde yurttaşların tümü telefon/internet v.d iletişim araçlarının dinlendiği kuşkusu ve inancındadır. George Orwell'in 1949 yılda yazdığı 1984.kitabındaki ''Büyük Birader'' ve "Düşünce Polisi" bugün Türkiye'de yaşama geçmiştir. Üstelik yasal ve yasa dışı dinlemelerin ve ortam görüntülerinin, AKP Hükümetinin politikalarını destekleyen ve muhalifleri karalayan bir strateji ile Hükümet yandaşı medyaya servis yapılması teamül haline gelmiştir. Adeta bir "korku imparatorluğu" yaratılmıştır. Özellikle muhalif gençlerin ve işçilerin Hükümet'e karşı en ufak protestosu bile şiddetle bastırılmaktadır.
7. Hükümetin amacı 12 Eylül Anayasası ve koruduğu ekonomik ve siyasal düzeni değiştirmek midir?
Hayır. AKP Hükümeti, 12 Eylül darbesinin zeminini hazırlayan ve TSK marifetiyle yaptıran tekelci sermaye ve destekçisi ABD'nin yol haritasından sapamaz. 12 Eylül faşist cuntası tarafından ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı görevi verilen eski MESS Genel Sekreteri ve MSP İzmir Milletvekili adayı Turgut Özal, 24 Ocak kararlarının mimarıdır. Turgut Özalın,Faşist Cunta'nın siyaset yapmaktan yasakladığı Demirel, Ecevit v.d. politikacıların siyaset yasağının kaldırılması için yapılan halkoylamasında 'çok aktif biçimde ''Hayır'' kampanyası yaptığını unutmayalım. AKP Hükümeti tüm seçim propagandalarında Menderes-Özal-Erdoğan posterleri kullanmakta ve Özal'ı manevi liderleri olarak görmektedirler. Ayrıca, AKP'nin Cumhurbaşkanı Gül tarafından faşist cunta lideri Kenan Evren, Köşk'te özel olarak ağırlanmış ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'la birlikte açılış törenlerine katılmıştır. AKP Hükümetinin bu konudaki samimiyetsizliği, 2007 yılında halka sunduğu Anayasa değişikliği taslağının, 1982 Anayasasının bile daha gerisine düşecek hükümler içermesidir. 12 Eylül döneminin en zararlı kurumlarından YÖK aynen muhafaza edilmektedir. Hep birlikte marifetlerini izliyoruz...
8) Anayasa değişikliği paketi ''yargı reformu'' getiriyor mu?
Hayır, tam tersine Hükümet tarafından adalet sistemi ve yüksek mahkemeler denetim altına alınmaktadır. Hükümet , devlet bankası kredileri ile oluşturulan yandaş medyası ve telekulak operasyonları ve anormal vergi denetimleri ile sindirilen iş dünyası , şirketler medyası ve Üniversitelerin yanı sıra adalet sistemini ve yargı organını boyunduruğu altına almak ve siyasallaştırmak amacındadır. Başbakan, yasama ve yürütmenin yanına yargıyı da alıp ülkeyi orkestra şefi gibi tek elden yönetmek amacındadır. Bu anayasa değişikliği paketi hazırlığı sırasında yüksek mahkeme üyelerine yönelik lekeleme ve karalama kampanyası yürütülmüş, yasa dışı elde edilen telefon ve alan dinlemeleri ve görüntüleri yandaş medyaya servis edilmiş ve ne gariptir ki organize bir suç örgütü tarafından yürütülen bu kampanyanın failleri şimdiye kadar meçhul kalmıştır. Özellikle AKP hükümetinin Adalet Bakanları, yüksek yargı organlarına hasmane tutum ve davranışlarda bulunmuş ve anılan lekeleme ve karalama kampanyasına bir kez olsun bile karşı çıkmamışlardır.
9) İyi ama, adalet sistemi ve yargıda acil reform gerekmiyor mu?
Kesinlikle gerekiyor. Yaklaşık 30 yıldır adliye koridorlarının tozunu yutan, İzmir Barosunun başkanlık dahil tüm kademelerinde görev yapan, adalet sisteminde reform için kafa patlatan bir hukukçu sıfatıyla, bu anayasa paketinde öngörülen değişikliklerinin; zaten bağımsızlığını ve tarafsızlığını 1971 ve 1982 yıllarında yitiren ve kör topal çalışan adalet sistemini tamamen batıracağını düşünüyorum. Öncelikle yüzde 1 olan bütçe payının asgari yüzde 3'e artırılması ve Adalet Bakanlığının lojistik destek dışında yargıdan elini çekmesi gereklidir. Hakim ve Savcı sayısı ve adliye yardımcı personel sayısı arttırılmalı, yaklaşık 50 adede ulaşan Hukuk Fakültelerinin öğretim kadroları yetersiz olanları derhal kapatılmalı, adli yardım sistemi ve savunma güçlendirilmelidir. Bugün yurttaşlar, ağır işleyen adalet sisteminden ve tanık olarak gittikleri mahkemelerde azarlanmaktan haklı olarak şikayetçidir. Anayasa paketinde yargının kangrenleşen sorunları hiç ele alınmamıştır.
10. Anayasa paketiyle HSYK ne olacak?
Adalet Bakanı ve müsteşarının HSYK'den çıkarılmadığı veya oy haklarının alınmadığı sürece , hangi hükümet gelirse gelsin, yürütmenin yargıya müdahaleleri ve siyasallaştırma operasyonları devam edecektir. 1971- 12 Mart darbesi ve 1982 -12 Eylül darbesi ile Adalet Bakanlarının yönetimine ve keyfine bırakılan HSYK yapısı 'birkaç makyaj değişikliği'' dışında bu pakette aynen devam etmektedir. Hükümet bu konuda 12 Eylül zihniyetini ve uygulamasını takip etmektedir. İşte bunun içindir ki, Anayasanın 140/6 maddesinde yer alan ''Hâkimler ve savcılar idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlıdırlar.'' hükmüne hiç dokunulmamıştır. Bu hüküm, Anayasada yer aldığı sürece aklı başında hiçbir hukukçu ve siyaset bilimci, yargı reformundan bahsedemez.
11. Paket içinde HSYK ile ilgili tuzak maddeler var mı?
Evet. Anayasa paketinde "kurulun yönetimi ve temsili kurul başkanına aittir" yolunda yeni bir hüküm eklenmiştir. Bu ne demek? Yargıçlardan sorumlu olan HSYK'nin yönetimi yargıçların elinde değil, Adalet Bakanı olan kişinin yani Hükümet'in elindedir. .Hangi Adalet Bakanı, partisinin başkanı yani Başbakanın emir ve talimatları dışında görevini yerine getirebilir? Mümkün değildir.
Ayrıca Anayasa paketinde, müfettişlerin yargıç ve savcılar hakkında soruşturma yapması Adalet Bakanı'nın oluruna bağlı kılınmıştır. Bakan'ın istemediği yargıç ve savcılar hakkında HSYK soruşturma açamayacaktır.
HSYK'ye bağlı bir sekretarya kurulacak. İyi, güzel ama Genel Sekreter, Bakan tarafından atanacaktır.. Böylelikle Adalet Bakanı HSYK'nin tüm işlemlerini denetim altında tutacaktır. Kararnamelerin hazırlanması, toplantı gündeminin saptanması gibi konular geçtiğimiz yıl yaşadığımız kararname skandalında olduğu gibi yine Bakan'ın denetiminde olacaktır.. Pakette, Adalet Bakanlığının sekretaryanın çalışmasını düzenleyecek ayrı bir yasa çıkaracağı öngörülmüştür. Bu yasanın nasıl ve ne amaçla çıkarılacağını takdirinize bırakıyorum. Bunun dışında, Adalet Bakanı'nın HSYK'yi toplantıya çağırma yetkisi sürecektir. Toplantı için üye tam sayısı gerektiğinden, yedeği olmayan müsteşarın toplantıya katılmayarak ya da toplantıdan çıkarak HSYK'yi bloke etme olanağı vardır.
12. HSYK üyeleri ile ilgili değişiklik olumlu mu?
Hayır. HSYK'nin yalnızca yüksek mahkeme yargıçlarından oluşan 7 asil ve 4 yedek üyesinin yerine yirmi iki asıl ve on iki yedek üyeden oluşması öngörülmüştür. Kurulun, dört asıl üyesi, nitelikleri kanunda belirtilen; yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri, üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasından Cumhurbaşkanınca, üç asıl ve üç yedek üyesi Yargıtay üyeleri arasından Yargıtay Genel Kurulunca, iki asıl ve iki yedek üyesi Danıştay üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulunca, bir asıl ve bir yedek üyesi Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunca kendi üyeleri arasından, yedi asıl ve dört yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adlî yargı hâkim ve savcıları arasından adlî yargı hâkim ve savcılarınca, üç asıl ve iki yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idarî yargı hâkim ve savcıları arasından idarî yargı hâkim ve savcılarınca, dört yıl için seçilir. Bu durumda Kurul'a hukukçu olmayan ve mesleğin sorunlarını yaşamayan 4 asil üye seçilecek ve ayrıca tamamen Adalet Bakanlığı güdümünde olan Adalet Akademisi tarafından bir asil üye seçilecektir. Birinci sınıf hakimler arasından seçilmesi öngörülen 7 üye olumlu bir yaklaşım olmakla birlikte HSYK^ya siyaset bulaşacaktır.
13. Anayasa Mahkemesi'nde öngörülen değişiklikler olumlu mu?
Hayır. Anayasa Mahkemesi 17 üyeden oluşacak. 3 üye TBMM tarafından salt çoğunlukla seçilecek. 14 üye Cumhurbaşkanı tarafından atanacak. Bunlardan dördü Cumhurbaşkanı'nın takdirine bırakılmış. Cumhurbaşkanı'nın atayacağı 4 üye, YÖK'ün göstereceği adaylar arasından atayacağı 3 üyeyle Meclis'in seçeceği 3 üyenin iktidar partisinin görüşlerini paylaşan üyeler olacağı açık. Çünkü, Meclis salt çoğunlukla seçim yapacaktır. Oysa Avrupa ülkelerinin çoğunda Meclis, üçte iki çoğunlukla ve hukukçular arasından üye seçmektedir. Ayrıca, 12 Eylül mirası YÖK tarafından seçilecek yeni üyeler ile Yüksek Mahkemenin yapısı iyice bozulacaktır. Böylece 17 üyeden en az 10'unun iktidar partisine yakın üyeler olması güvence altına alınmıştır.
14. Geçici 15.maddenin kaldırılması olumlu mu?
Evet, ama yukarıda belirttiğim olumsuz süreç ve öngörülen tuzak maddelerle bırakınız hukuk devletini, kanun devletinden bile söz edilemez. Ayrıca, 12 Eylül faşist cuntası üyeleri ve emir komuta zinciri içinde insanlık suçları işleyenlerin yargılanmasında zaman aşımı söz konusu olamaz. Hatta ,ilerici ve demokrat bir yorumla, Geçici 15.maddenin kaldırılmasına gerek olmaksızın taraf olduğumuz İşkenceyi Önleme hakkındaki Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi mevzuatına dayanarak Cumhuriyet Savcıları tarafından bu süreç her an başlatılabilir.
15. Anayasanın 125.maddesinde ne yapılmak isteniyor?
Anayasa değişikliğine ilişkin düzenlemede , Anayasa'nın 125. maddesine, yargı yetkisinin idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu vurgulanarak, "Bu yetki hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz" cümlesi ekleniyor. İdari Yargılama Usulü Yasasında zaten mevcut olan bu hüküm neden Anayasa paketine girdi? Çünkü, AKP Hükümeti, idarenin yargısal denetimini sağlayan Danıştay'dan ve özellikle ''çevre ve kent koruma'' ve ''özelleştirme'' ile ilgili davalarda verilen kararlardan çok rahatsız. Hatta Başbakan Erdoğan; 'Türkiye'de yasama da yürütme de yargı tarafından kuşatılmıştır'' '' ciğerlerimize kadar kan kusturuyorlar kan, '' bunun altından bu belediye kalkar mı, kapıya kilidi vurur ondan sonra da gelsin Danıştay burayı işletsin, yürütsün' gibi saldırgan söylemlerle bu değişikliğin ipucunu vermiştir. Çünkü Danıştay, anayasal ''kamu yararı ilkesini'' dayanak yapmak suretiyle yasanın tutucu kalıbını aşan kararlar vermektedir. Hükümet, Danıştay'a karşı olan alerjisi nedeniyle ve iş dünyasına şirin gözükmek için bu tuzak maddeyi halk oylamasına sunmuştur.
Sonuç olarak
Hükümete destek için evet oyu kullanmayı düşünen veya "evet ama yetmez" diyen veya "sandığı boykot etmeyi düşünen" herkesin oyuna ve düşüncesine saygı duyarım. İçlerinde sevdiğim, saydığım dostlarım var.
Ben, arz ettiğim olay ve nedenlerle, ve özellikle "yaşadığımız örtülü faşizme dur demek" için sandığa gitmeyi ve "hayır" oyu kullanmayı düşünüyorum. (NÖ/TK)
* Noyan Özkan, Avukat. Eski İzmir Barosu Başkanı.
#95
Gönderim zamanı 01.09.2010 - 10:05
benim dediğim en basitinden; bu anayasa değişikliği mevcut halinden daha kötü bir değişiklik değil. ha yeterli midir yeterli de değildir.
ayrıca bu anayasa değişikliğinde maraza sadece iki maddede çıkıyor. diğerlerini eksikleri de olsa chp bile kabul ediyor. sorun iki maddede.
muhalefetin iddiası da bu iki madde ile akp'nin yargıyı ele geçireceği. ancak anayasa mahkemesi bile bu şekilde düşünmüyor.
anayasa mahkemesi incelemiş karar vermiş daha bundan bilimsel bir şey mi olur.
sonuç olarak yetmez ama evet. ama hayır diyen de demokratik hakkını kullanmış olur. evet diyen de demokratik hakkını kullanmış olur. partizanlık filan yapmış olmaz. partizanlık yapmak için evet diyen varsa, aynı oranda partizanlık yapmak için hayır diyen de vardır.
#96
Gönderim zamanı 01.09.2010 - 10:33
''Tamam kardeşim, Anayasa Mahkemesi ve HSYK özerk bir yapıya sahip olmayacak ama AKP'de ebedi olarak iktidarda kalmayacak ki..''
O zaman bu vatandaşlara şunu sormak lazım:
Yarın öbür gün başka bir siyasi parti %50-55 oyla iktidara geldiğinde, bütün devlet kurumlarını parti organı gibi çalıştırdığında ne yapacaksınız ? ''Biz zamanında bir b.k yedik, ceremesini de çekeriz'' mi diyeceksiniz ? Ülke yönetimini, anayasal/hukuksal işleyişi her seçim bir siyasi partinin insiyatifine mi bırakacaksınız ?
Aslına bakarsanız Poseidon gibi ben de sıkıldım bazı klişelerden. Sıkıldım artık bu ''halkçılık'' edebiyatından. Sıkıldım artık bu ''demokratik bağnazlık''tan. Sıkıldım artık bu ''statüko'' geyiklerinden.
Ne istiyorsun kardeşim sen bana onu söyle ? Kıvırmadan, lafı eveleyip gevelemeden.
Türkiye Cumhuriyeti'nin eksenini mi değiştirmek istiyorsun ? Cemaat cumhuriyeti mi yaratmak istiyorsun ? Kürt kardeşlerine bugün özerlik, ileride de bağımsızlık verip Said-i Kürdi efendinin ruhunu şaad mı etmek istiyorsun ? Sermayeyi elinde tutmak mı istiyorsun ? ABD'nin yapılarını değiştirmek istediği Ortadoğu ülkelerine ''demokratik İslam ülkesi kostümüyle'' modellik mi yapmak istiyorsun ?
Sen bana bunu söyle kardeşim. Bu palavraları da git Fethullah'ın örgüt evlerindeki lağım farelerine anlat.
#97
Gönderim zamanı 01.09.2010 - 13:38
Ne istiyorsun kardeşim sen bana onu söyle ? Kıvırmadan, lafı eveleyip gevelemeden.
Türkiye Cumhuriyeti'nin eksenini mi değiştirmek istiyorsun ?
[/i]
Sevgili Maveraünnehir,
Aşağıdaki alıntıda dile getirildiği üzere, bu referandum daha ilk adımlarıdır bu satılmışların. "Bir evet de yeter", bak bundan sonrakilere "hayır" deme takatın, mecalin kalacak mı?
BEŞİR ATALAY NELERİN GEREÐİNİ RİCA ETTİ
01.09.2010 12:25
Anayasa referandumunu desteklemeyen veya bitaraf olan Yargıyı, TÜSİADı, TOBBu milletin gözü önünde azarlayan, hatta tehdit eden Başbakan Erdoğanın, özerklik diye bas bas bağıran İmralı, Kandil ve BDPli belediyelere şöyle dolu dolu haddini bildirdiğini görmedik.
Galiba hiç göremeyeceğiz de Çünkü Habur ve İmralı pazarlıklarından sonra üçüncü bir suçüstü hali ortaya çıktı. Hem de BDPli belediyelerin Kürtçe eğitime geçilmesi için okullarda 1 haftalık boykot uygulatmaya hazırlandığı bir dönemde
Yeni suçüstünün belgesi de bir anket ve burada yer alan bir soru
Başbakan Erdoğanın Kürt açılımının koordinatörü yaptığı İçişleri Bakanı Beşir Atalaya bağlı Mahalli İdareler Genel Müdürü Yavuz Selim Köşger imzasıyla 9 Ağustosta 81 Valiliğe Bakan Atalay adına bir genelge gönderildi.
B.05.0.MAH.0.03.01.00/22748/50000 sayılı genelgenin konusu, Belediyelere Yönelik Anket Valilerden, Ankaradan gönderilen bu anketin 16 Ağustos tarihine kadar belediyeler tarafından doldurulmasının sağlanması için gereği rica ediliyor
Anketin hikmet-i sebebini aktaralım. Genelgede, şöyle deniliyor:
Avrupa Birliğinin mali, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının teknik desteği ile Bakanlığımız tarafından yürütülen Türkiyede Yerel Yönetim Reformunun Devamına Destek Projesi kapsamında belediyelerin yurtiçinde oluşturdukları çeşitli işbirliklerinin (hizmet birlikleri veya diğer türdeki işbirlikleri) mevcut durumu hakkında bilgi edinilmesi ve ileride yapılacak çalışmalarda yön göstermesi amacı ile bir anket çalışması yapılması planlanmıştır.
Yerel yönetim reformunun devamı ve İleride yapılacak çalışmalarda yön göstermesi amacıyla cümlelerinin altını çizip, anket sorularına geçelim
Üç bölümden oluşan ankette toplam 11 soru var. Belediyelerin hangi projeleri gerçekleştirdiği veya gerçekleştirmeyi planladığı gibi sorular yöneltiliyor. Ama Belediye İşbirlikleri Hakkındaki Değerlendirmeler konulu 3. Bölümde öyle bir soru ve buna cevap niteliğinde hazırlanan seçenekler arasına öyle hizmetler serpiştirilmiş ki
Soru şu; Gelecekte belediyelerin hangi hizmetleri işbirlikleri oluşturarak vermesini istersiniz?
Cevap için konan, İçme suyu, atık su toplama ve arıtma, çevre ve temizlik, toplu taşımacılık gibi seçenekleri geçip, araya serpiştirilen şu hizmetlere bakalım:
- Hukuki hizmetler
- Eğitim
- Kültürel hizmetler
- Lobicilik
Aynı genelge ve anketin, belediye birliklerine gönderildiğini de belirttikten sonra bu anketlerle neyin altyapısının oluşturulduğunu sorgulayalım.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olan Ömer Dinçerin, Başbakanlık Müsteşarlığı döneminde hazırladığı ve daha 2004te yürürlüğe sokmak üzere harekete geçtiği Kamu Reformu tasarısını hatırlıyor musunuz? Merkezi yönetime bağlı birçok hizmetin eğitim de dahil-, belediyelere devri öngörülüyor, yerel yönetimleri güçlendirme adı altında fiili özerkliğin önü açılıyordu.
Bu hesap dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezerden döndü. Sezerin veto gerekçesi kelimesi kelimesine şuydu:
Anayasada tekil devletmodeli kabul ediliyor. Bu devlet modelinin yönetsel örgütlenmedeki temel ilkeleri merkezden yönetim, yerinden yönetim ve idarenin bütünlüğüdür. Yerinden yönetim, devletin ülkesi ve ulusuyla bölünmezliği ve yönetimin tümlüğü ilkeleriyle sınırlıdır. İdarenin bütünlüğü,tekil devletin yönetimdeki temel ilkesidir. Tekil devlet modelinde, tek bir egemenlik vardır ve tek yetkili devlettir.
Sözün özü Sezer, Reformunuz, Anayasaya aykırı ve ülkenin üniter yapısını tehlikeye sokacak nitelikte diyordu.
Sezerin bu vetosu en çok da kimi kızdırdı biliyor musunuz; AB ve Avrupa Konseyini. O günden beri AB tüm ilerleme raporlarına, bu reformun hayata geçirilmesi gerektiğini yazıyor.
Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel İdareler Komitesi de vetodan sadece 1 yıl sonra iktidarın hazırladığı kamu reformunu devrim diye öven bir rapor yayınladı. Sezerin vetosu yüzünden hükümetin somut adımlar atamadığını vurgulayan Komite, AKP iktidarına, Anayasada değişiklik yapılmasını tavsiye etti!.. O raporda dikkat çekici iki talep daha vardı;
Türkiyenin henüz imzalamadığı Ulusal Azınlıkları Koruma Sözleşmesini bir an önce imzalaması Belediyelere mali ve idari fiili özerklik verilmesi
İçişleri Bakanlığının anketindeki seçenekleri yerli yerine oturtmuş,
Ve Anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi halinde, Türkiyenin başına gelecekler hakkında somut bir örnek daha vermiş olduk, değil mi?
Müyesser Yıldız
Odatv.com
#98
Gönderim zamanı 01.09.2010 - 14:09
sayın PoseidonYani bu şu demek oluyor ister akp olsun ister dsp,chp,mhp kimse liyakat ya da bilgi sorgulaması yapmıyor... Birisi ananda, karında neden örtü var sen başımıza irticacımsıın lan deyip kapıyı gösteriyor, diğeri sen ne ayaksın lan böyle dinsiz dinsiz söylemler deyip kapıyı gösteriyor...
Yazdıklarınıza Buradan bakınca;
Başörtüsü Din midir?
Başını örten dindar mı oluyor?
Başını örtmeyen!! Ne oluyor.?
Ayrıca Yazınıdan Başı örtmek İrticacı olmak demek gibi algılanıyor.
Kur'an zaten İrticaya irticacıya ve Dinciye savaş açmışken
Yazdıklarınızdan Kimin eli kimin cebinde ne olduğu belli olmuyor.
Bu mesaj waranko tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 01.09.2010 - 14:41
#99
Gönderim zamanı 01.09.2010 - 16:14
Dostumuz avrupa!
Evet diyolar... Şimdiye kadar hiç iyiliğimizi istemeyen avrupa şimdi bu olumlu hamlemize evet diyor.
Peki neden evet diyor? Bir çok Yugoslavya misali ülke aynı mantıkla dağıtılmış.
1915 öncesinde Hasta Adam Osmanlıyı Kendi aralarında oturup börçük pörçük bölenler yer paylaşımında anlaşamıyorlardı.
Hatta Hasta Komaya girip kendini kaybetmesine rağmen hiçbirşey yapamıyorlardı.
Osmanlı, birbirine Hırlayan İtlerin Kemik kavgası sayesinde yaşayıp gidiyordu.
Birinci Dinya Savaşı sonucunda Bu paylaşımı Hak eden İtilaf devletleri Harıl harıl çalışırken Halife, Hilafetini devam ettirmek, son kalan kırıntılardan kendim için ne kapabilirsem pazarlığındayken bu millettin içinden birisi çıkıp bunlara öyle bir şamar vurdu ki.
İtilaf devletleride Halife de Hilafet Yanlılarıda neye uğradıklarını şaşırdı da şaştı kaldı.
Şimdi Yeniden ve Tekrar deniyorlar.
AB-ABD Kaldıkları yerden devam ediyorlar.
Ilımlı İslam Denilen DİN' in Peygamberi Bir zamanlar Beyaz Camide oturan Eski Başkanımız Bush değilmi.
BOP Eş başkanı da AKP Genel başkanı Erdoğan değil mi.
Şimdi manzaraya şöyle bir bakınca 1919 Öncesi bir durumun Kargaşasını bugün yeniden ve tekrar yaşamıyormuyuz.
Bu günlerin O günlerden tek farkı Sadece İsimler ve Çehreler.
Tarih tekerrürden ibarettir
Ama Halk Basiretsiz veya cahil ise.
İşte Zurnanın zırt deliği burada.
Bu mesaj waranko tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 01.09.2010 - 16:57
#100
Gönderim zamanı 01.09.2010 - 21:43
Sanırım beni baskalarıyla kıyasladınız bu yuzden basıt bırkac ornek ıle bırseyler yapabılecegınızı soyledınız ama bıldıgınızın yanıldıgınıza yetmeyecegı gıbı bır durumu da gozden kacırıyorsunuz. Saat gec olmus olabılır dılersenız benı burada bırkac kucuk ornegınızle ezbere savundugumu ıkna edın; en azından buraya yazan bırı olarak bana olan saygınızı gosterıp zahmet etmeyı tercıh edın.
***
Satır aralarında yazdıgımı soyledıgınız seyı bılınclı olarak yapmadım,tam olarak neyı kastettıgınızı keske soyleseydınız.
Ozetle laıklıgın ne oldugunu bu yuzden evet demenızdekı gerekcelerın neden anlamsız oldugunu ,dolayısıyla yazınızın tamamen duygusal yanlıs bır tepkı oldugunu belırttım.
***
Anayasa mahkemesıyle ıle ılgılı durum nedenıyle hayır dendıgının farkına vardınız.
Daha oncede yazmıstım halbukı anayasa mahkemesının uye secımının kım tarafından nekadar oldugundan avrupada meclısın buyuk oranda ;abd de ıse tamamen mahkemeye uye atama yetkısı oldugunu fakat bızım ulkemızın demokratık ozrunden dolayı askerın dahı 2 asıl uye atama hakkının oldugundan bahsetmıstım.
Bu durumdan demokratık bır ozur olarak bahsederken-daha oncede belırttıgım gıbı bızım avrupa'nın ısmarlatma yasalarıyla demokrasıye gecmemızın mumkun olmayacagını cunku avrupa gıbı bızım henuz en dıbe vurmadıgımızı ve sartlar olgunlasmamısken henuz anlamakta gucluk cektıgımız demokrasının bu ulkede sılah olarak kullanılacagınıda soyledım.
Hatta gayet fantastık bır hıkaye hazırlayıp demokrasının dunya yonetımı konusunda krallıklara nazaran nasıl daha etkılı olabılecegınden de bahsettım.
Şöyle bir soru sormak isterdim bu anayasa paketini sizin ideolıjinizde dünya görüşünüzde olan bir parti çıkarsaydı acaba hayır dermiydiniz...? Ama bu soruya samimiyetinizle cevap vereceğinize inanmadığım için sizden bir cevap beklemiyorum...
Sayın poseıdon daha onceden de yazdıgım ve yıne belırttıgım uzere paket avrupa tarafından onay aldı;cunku kendı yasalarının kopyası. kendılerıne uygun-daha azı demokratık olmazdı.Ama yıne soyledıgım uzere ben henuz demokrasıyı sındıremeyecegımızı bızım bunu sılah olarak kullanacagımızı soyledım. Sımdı ben Ataturkculugu ve kemalızm'ı bu ulkeden sılecek ,eksenını degıstırecek bır gucler bırlıgını ısteyeyım mı? Kaldıkı askerın anayasa mahkemesınde uye atamasında ısı olmaması gerekırken ulkenın mevcut degısmeyen yapısından dolayı 2 asıl uyenınde tsk tarafından emnıyet amaclı yetkılendırıldıgını dusunup kabul edıyorum.
Cevab bu yuzden eger kendı ıdeolojımde bu ulkenın dınamıklerıne uygun bır yonetım tarafından burokrasıyı kaldırmak ıcın ve de bu sayede antı-kemalıstlerın ellerındekı gucu almak ıcın evet derdım. Amacım Bu ulkenın Cızgısınden sapmadan gosterılen yolda yurumesı..
Daha sonra buyudugumuzde kulturel anlamda ve ekonomık anlamda.. o takdırde anayasa degıstırılır tamamen sosyalıst bır ypıya gecılerek ekonomı katsayısı dısa bagımlılıktan kurtarılıp,lıberal ekonomıde ataga cıkacak bır ekonomıyle daha sonra tekrar eksen degıstırıp kapıtalıst duzene gecerdım. Ben utopık fıkırlı sabıt fıkırlı bırısı degılım. Tamamen mıllıyetcı bır yapım tamamen atalarımın genını tasıyan bır yapıya sahıbım..Elımde yetkı varsa dunyanın refahı ıcın dunyayı yonetmek ısterım
Demişssiniz ki Ülkenin kötüye gitmesine neden olabilecek bir paketi nasıl olurda mahkemeden geçirirler diye...
Sayın poseidon haklısınız.. o paket gercekten gecmemelıydı..cunku evet yada hayır seklınde tek oylamaya sunulan bır paket ya dogrudan gececektı yada dogrudan ıptal edılecektı.. ama gostermelık bır kac maddeyı ıptal ettıler-ve sonunda akp agladı..oysa guluyordu:)
bana soru sormussunuz cevaplayayım.
Cumhurbaskanının secılen uyelerden 3unu atama yada dogrudan atama yetkısı vardır. Cumhurbaskanını daha once halkın cogunlugu sectı.cogulcu.. sız bunu demokratık olarak goruyorsunuz ama anlasılan mahkemede gormemıs olacakkı 365 kuralını ıcat etmıstı hatırladınız mı?
Tbmm herseye ragmen mhp'nınde yardımı ıle sonunda sayıya ulastı ve kendı adamlarını reıs olarak atadı.. meclıs bu sayede 3 uye atama hakkını zaten elde ettı.
Ama yınede tbmm yerıne halk tarafından dırek secılen bır cumhurbaskanının uye atamasının arasındakı farkı sormussunuz.
Eger Partı yıne akp Cumhurbaskanıda Gul olursa eger (aynı gorus) bu elbettekı anayasa mahkemesının verdıgı kararları oysal cogunluk ıle etkılemek anlamına gelecektır. ben buna karsı degılım.
Ama bu ulke ıcın ve su durumda buna karsıyım cunku Halkın sececegı cumhurbaskanı yıne musluman ! olacak.. bu 3 - oy demek. Baskandan dolayı 1 - oy daha. ıhtıyacları olan 2 oy ılerıde ulkenın eksenını degıstırılmesınde onlerınde anayasa mahkemesı olamayacak anlamına gelırdı-tsk harıcınde tabı. kı Tsk'da hakkın rahmetıne kavusalı cok ama cok olmustu.
***
Tum bunlara ek olarak Sayın maveraunnehır bakın ne demıs
Yarın öbür gün başka bir siyasi parti %50-55 oyla iktidara geldiğinde, bütün devlet kurumlarını parti organı gibi çalıştırdığında ne yapacaksınız ? ''Biz zamanında bir b.k yedik, ceremesini de çekeriz'' mi diyeceksiniz ? Ülke yönetimini, anayasal/hukuksal işleyişi her seçim bir siyasi partinin insiyatifine mi bırakacaksınız ?
bu bır mantık Sayın poseıdon.. bu mantıgı aptalca kılacak yada ucarı bır fıkır olarak kılacak ne gıbı bır fıkrınız var merak edıyorum.
***
Evete karsı degılım aslında,evet oyu vermeyı dahı dusunebılırdım;halkı hayır demek ıcın en ufak ıkna cabam olmadı cevremdekılere. cunku eger evet cıkacaksa o zaman "ne b.k yedık bız dıye" soracak ınsanlar..bugun anlamadıkları seyı yarın anlayacaklar. avrupanın dıbe vurdugu gıbı dıbe vurmamızı umıd edıyorum.
Bızım demokrasıye kavusmamız ıcın yada aynı sartları tasımamız ıcın ya ulkenın nufusunu cok cıddı bır oranda azaltmanın yolu bulunanacak.. yada hegel'ın dedıgı en buyuk devrım dusunce devrımıdır sozune ınanıp dıbe vurmayı bekleyıp halkın uyanması beklenecek.
Öyle dalmış ki
yuzyıllar suren uykusuna
Uyandıramazsan
uyanacak değil.
elestırı noktamın neden oldugunu anlamınız ıcındı bu paragraf.
***
Hayır'ı desteklıyorum.
Bu partı laıklık karsıtlıgının sembolu halıne geldı.. bu partının dınle ıvır zıvırla alakası dahı yokken,ulkeye serıat getırme gıbı nıyetlerı dahı yokken tıpkı scf'nın kapatılma gerekcesınde oldugu gıbı Ne kadar dıncı ataturk dusmanı cumhurıyet dusmanı,serıat sempatızanı ve mılıtanı varsa hepsı bu partı tabanında toplandı..
Bu partı kapatılma tehlıkesını askere verılen guc ıle degıl anayasa mahkemesı ıle tattı. Fakat baslarındakı hasım kılıc zamanında Ozal tarafından sayıstayın basına gecırılmıs bır adamdı ve kendını zıhnıyetıne yakınlık duydugu akp'ye yamadı ve usul hatası yaptı. Eger anayasa mahkemesını denetleyecek bır merccı yada kurum olsaydı bu kararın bozulup partının kapatılacagını sızde bılıyordunuz.
Bu partı kapanmadı ve bu olaydan daha buyuk destek alıp o ruzgarla ısın cılkını cıkarttı.. nıtekım Tsk tarafından defalarca uyarılan partı muhtırayı gordu.(muhtıranın amacı hakkında yorum yapmıyoruz verıldı sadece onu konusuyoruz)
verılme gerekcesı yıne laıklıktı.
Akp laıklık karsıtlıgının odagı halıne geldıgı ıcın anayasa mahkemesı tarafından anayasal yola baglı olarak SUCLU BULUNMUS ve ceza almıs-kapatılacakken hata sayesınde yırtmıs
daha sonrasında TSK tarafından haklı gerekcelerle uyarılmıstır.
***
Toplumu etkılemekten bahsetmıssınız..
toplumu germek dıyelımmı su ıse sayın poseıdon?
Pekı madem actınız o halde tezatın farkına varın; Basbakanın yok baskanını gorevden alma gucu varken neden onunla polemıge gırmeyı aglayıp sızlamayı tercıh ettı?aylarca bu toplumu turban meselesı yuzunden germedımı? Yok baskanı haklı olarak karsı cıktıgında turban konusunda ulmeya sorun,cok bılıyorsan cubbenı cıkar gel demedımı? yahu hem konusmaya zorlayacaksın..ses cıkarıyor canı acıyınca bagırıyor dıyede kızacaksın.
***
Yine demişssiniz ki
add örneğini ve ondan önceki örneği size şunun için verdim... Sizde karşı örneği vermişsiniz zaten ki kendi silahınızla kendinizi vurdunuz...
efendım aynen oyle.. dıncı kendı adamını atayacakken ataturkcude elbette kendı adamını atayacak(chf'nın Ismet ınanonu basbakanken kadrolasma ornegı gıbı)
Ama alındıgımı soylemelıyım yazmama ragmen halen daha kendı sılahımla kendımı vurdugumu soyledınız..oysa ya cevabım yeterlı mantıktaydı yada sımdı ummadıgınız bır kelıme oyunu yapıp sızı ıkna edecegım
Sayın poseıdon bu ulke Ataturk cumhurıyetır..kendıne 2.cumhrıyetcı dıyenler aslında demek ıstedıklerı antı-kemalıst cumhurıyet ama onlar henuz bu soylemden korktuklarından ataturk cumhurıyetını 1. olarak ızah edıyorlar.
Sımdı sız bana dıncılerın yaptıgını ataturkculerınde yapmasını elestırdınız..fakat sorun su kı bu ulkede dıncılere yer yok,bu ulkenın dını olmadıgı gıbı bu ulke ataturk cumhurıyetı elbettekı kalkıpta basa gecırdıklerı ısım yıne ataturkcu olarak. Sız gıder 2.cumhurıyetı kurarsınız ondan sonra sılahımın namlusunun nereye donuk oldugunu hesaplarsınız.
***
Son olarak..olay mıllete guvenememe..guvenseydım eger pakete evet derdım..cunku basa gecıreceklerı adamın kım olacagından emın olurdum..ama guvenmıyorum.guvendıgım sey bu halkın hangı zıhnıyetı bas tacı edecegı olurdu.
Halka mustafa Kemal-yanı kurucularıda guvenmemıs olacakkı turkıyeyı bızlere degıl basta askere sonra kendı hukukcularına emanet etmıs
Saygılarımla
"En iyi kuram 'Zamana bağlı olarak yanlışlanabilir" Karl Popper
"Düşünce özgürlüğü lehindeki temel sav, bütün inançlarımızın kuşku götürür olmasıdır Bertrand Russel
"Soyut ve Somut kavramlar hiçbirşekilde İlişkilendirilemez ve Örneklendirilemezler" Mw
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
Whatstapp çöktü mü? Instagram'a neden giremiyorum? |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Twitter çöktü mü? Twitter'a neden erişim sağlanamıyor? |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Twitter çöktü mü? Neden tweet atılamıyor? Açıklama geldi |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Apple, yangın riski nedeniyle dizüstü bilgisayarları geri çağırıyor |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Kendilerini Müctehid Ve Fıkıh Alimi Zannedenlere..... |
Din & Ahlâk | halukgta |
|
|
49 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 49 ziyaretçi, 0 gizli